30 Kasım 2010 Salı

ruhun oyuntusu

göründüğü gibi değil bazı hayatlar. gördüğün, gösterilmek istenenden çok farklı. anlaşılıyor, anlıyorsun. belli oluyor. içi görünüyor. astarı yetmiyor. o hayatların yalanlığına acıyorsun belki ama, dert etmiyorsun çok da fazla. 'ah insanlar' diyorsun, geçiyorsun.

bazıları da, tam da göründüğü gibi aslında. bak buna üzülüyorsun. çaba yok, boya yok, astar yok! hatta kalkan var etraflarında.. ama görüyorsun. hayatı görüyorsun. gösterildiğinden de fazlasını üstelik.. dokunuyor, yaşıyor, duyuyor, hissediyor. anlıyorsun. bunu da anlıyorsun işte!

çizgiler var beli belirsiz. yoğunlaşıyor, uzuyor, renkleniyor kimi yerde. ama silikleşiyor yakınına geldikçe. sınırlar.. yollar.. zorunluluklar.. yaşamlar.. sorunlar.. mutluluklar..

hangisi hangisi, bilebildin mi şimdi?

27 Kasım 2010 Cumartesi

görebiliyor musun..


"sanırım artık kendimden başka insanların yalanlarına inanmaya ihtiyacım var"

21 Kasım 2010 Pazar

saplantı

beklenmedik bir anda, alakasız bir ortamda, üstelik de seni ilgilendirmeyen bir durumda edilen bir laftan neden bu kadar etkilenir insan? ya aptaldır benim gibi, ya da çok aptaldır yine benim gibi.

"karşında beni bulursun!"
aslında canım, bazen ben de geceleri ağlıyorum.

7 Kasım 2010 Pazar

paradoks

içinde olmak, ama, dışında durmak.
yapabiliyorsan yap hadi! ne içine girmek mutlu ediyor seni, ne de dışından bakmak istediğin.. çünkü hiçbiri senin seçimin değil aslında. sormamışlar sana. umursamamışlar. birşeyler olmuş etrafında, sonradan anlıyorsun. bakıyorsun, görüyorsun, deniyor, adapte olmaya çalışıyorsun. ama hiçbirini istediğin için yapmıyorsun. bilmediğin birşey oluyorsun şimdi. tanıdık gelmiyorsun kendine. bağırmak istiyorsun, susuyorsun. gitmek istiyorsun, duruyorsun. ağlamak istediğinde gülüyorsun en fenası. ne var biliyor musun?

o zaman neden yaşıyorsun!