11 Eylül 2010 Cumartesi

ben gidiyorum

ama artık uğraşma benle dimi? uzak dur, nefes aldır, huzur ver! kendine saygı duyulmasına imkan tanı. birşeyler olsun diye bekliyorsun ama, haketmek için hiçbir şey yapmıyorsun. üstüne bir de bu tavırlar, seni ne kadar daha idare eder sence?

bak, bir antlaşma yapalım.. önce; ben gideyim, sen bi rahatla! sonra... aa bak sonrası için bir şeye gerek kalmadı, derdin buymuş, negzel canım. tamam kabul, gidicem. ben gider kurtulurum. ya kalanlar? hepsini de alıp götüremem ya. hmm, naapsak naapsak?.. buldum! görmezden gelelim seni. ruh gibi dolan aramızda.. şimdi de çok farklı değilsin gerçi.. ama tam da ruh sayılmazsın. yani mesela şu sıralar; işin olduğu zaman herkesle gaaaayet samimi, sevimli diyaloglar kurabiliyorsun. soruların olduğunda, 3 gün tek kelime etmediğin insanın yüzüne gülümseyip pişkin bir tavırla konuşabiliyorsun. şahsi menfaatlerin söz konusu olduğunda adam satabiliyor, çok çabuk saf değiştirebiliyorsun. sağlam ayakkabı değilsin ama tam güven, full destek bekliyorsun. insanı yoruyor, tüketiyorsun. bir ruh için bunlar çok fazla. ruh kalsın, vazgeçtim.

tepen attığında çıkıp bir sigara içiyorsun kolayca. ama aynı durumdaki benim, cam çerçeve indirme özgürlüğüm yok. en çok da buna fıttırıyorum!

her neyse.. kınayı hazırla diye söylüyorum; ben gidiyorum. çözümü değil belki ama, çok yakını, hissediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder